Roma şehir merkezine yürüme mesafesinde heybetli bir piramit yer almaktadır. M.Ö 12 yılında hayatını kaybeden İmparator Caius Cestius tarafından kendi anıt mezarı olarak inşa ettirilen bu yapının hemen arkasında yer alan oldukça sakin ve huzur dolu bir alanda, sizleri eşsiz bir sürpriz bekliyor: Cimitero Acattolico, yani “Katolik Olmayanlar Mezarlığı.” Birçok gezginin radarından kaçan bu yer, sadece turistlerin değil, aynı zamanda tarih, edebiyat ve sanat meraklılarının da ilgisini çekecek niteliktedir. İtalyanca adıyla Cimitero Acattolico, ya da yaygınca bilinen ismiyle İngiliz Mezarlığı, Roma’da yaşayan ve Hristiyan ya da Katolik olmayan yabancıları ve İtalyanları da barındırır.
Tarihi ve Kökeni
Cimitero Acattolico’nun tarihi, 1700’lerin başına dayanmaktadır. O dönemde Hristiyan olmayanların Katolik mezarlıklarında ve genel olarak kutsanmış topraklarda gömülmesine izin verilmediğinden, 1716 yılında Papa XI. Clement, İngiliz Protestan topluluğuna Aurelianus surlarının hemen dibinde, yani şehrin en dış noktasında kalan bir alan tahsis etti. Mezarlığın 1738 yılında resmi olarak faaliyete başlamasından sonra, özellikle Grand Tour kapsamında Roma’ya yerleşen İngiliz ve Alman entelektüeller, tüccarlar ve sanatçılar gibi Katolik olmayan birçok yabancı, bu mezarlığa gömülmeyi talep etti. Bugün birçok önemli yazar, şair, ressam ve bilim insanının mezar taşları arasında dolaşırken, mezarlığın yıllar içerisinde bir kültürel mekâna dönüştüğünü görmek mümkün.
Göze Çarpan İsimler
Cimitero Acattolico’yu ünlü yapan birçok ünlü şahsiyet bulunmakta. Özellikle Percy Bysshe Shelley ve John Keats, mezarlığın en çok ziyaret edilen sakinleri arasında. İngiliz Romantik akımının bu iki önemli ismi, Roma’da geçirdikleri kısa sürelerin ardından burada ebedi istirahatlerine kavuşmuşlardı.
John Keats, henüz 25 yaşında hayata veda ettiğinde unutulacağından emin olduğundan, mezar taşında ismi yerine “Here lies One whose Name was writ in water” (Burada ismi suya yazılan birisi yatıyor) ifadesinin yer almasını istemiştir. Shelley ise bir deniz kazasında hayatını kaybetmiş ve naaşı Roma’ya getirilerek burada gömülmüştür. Mezar taşında, Shakespeare’in The Tempest (Fırtına) adlı eserinde Ariel’in şarkısı olarak bilinen metinden alıntı yapılarak “Nothing of him that doth fade / But doth suffer a sea-change / Into something rich and strange” (“Hiçbir parçası yok olmuyor / Harika ve tuhaf bir şeye dönüşüyor / Deniz değişiminden geçtikçe”) yazmaktadır.
Bu iki şairin yanı sıra, mezarlıkta yatan diğer önemli isimler arasında Rus ressam Karl Brullov, İtalyan fizikçi Giovanni Battista Amici, İtalya’nın 11. Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano, İtalyan edebiyatının ünlü isimlerinden Carlo Emilio Gadda, Andrea Camilleri ve Dario Bellezza, Alman yazar Johann Wolfgang von Goethe’nin oğlu August von Goethe, İrlandalı devrimci Sir William Hamilton ve İtalyan Komünist Partisi’nin kurucularından olan ünlü kuramcı Antonio Gramsci bulunmaktadır.
Sanat ve Doğa İç İçe
Mezarlık, sadece burada yatan olan ünlü şahsiyetleriyle değil, aynı zamanda sahip olduğu sanat eserleri ve doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Cimitero Acattolico’nun en önemli özelliklerinden biri, mezar taşlarının ve heykellerinin yüksek bir sanatsal değeri taşımasıdır. Her biri özenle tasarlanmış el oyması heykeller ve mezar taşları, mezarlığa adım atan ziyaretçileri büyülemektedir. Bu heykeller arasında, özellikle William Wetmore Story’nin “Angel of Grief” (Hüzün Meleği) olarak bilinen eserine dikkat çekmek gerekir. Bu göz alıcı mermer heykel, sanatçının ölen eşi Emelyn Story için yapılmıştır.
Aynı zamanda göz kamaştırıcı bir botanik çeşitliliğe de sahip olan mezarlıkta gezerken limon, zeytin ve servi ağaçları arasında yürümek ve peyzaj sanatının etkileyici örnekleriyle karşılaşmak mümkündür. Bu doğal güzellikler, mezarlığın sessiz ve huzurlu atmosferine katkıda bulunmakta ve Cimitero Acattolico’yu her yönüyle anıtsal bir mekâna dönüştürmektedir. Mezarlığın birçok noktasından rahatça seçilen piramit, mezarlığa etkileyici bir arka plan sunmakta ve tarihi bugünle birleştirmektedir.
Simgeler ve Anlamları
Mezarlığın her köşesi, ölümün ve yaşamın derin anlamlarını sembolize eden figürlerle doludur. Mezar taşlarında sıkça rastlanan güvercin figürleri, barış ve masumiyet anlamlarını taşır. Çoğu mezarda çiçek motifleri de bulunmaktadır. Özellikle kırılmış ya da solmuş çiçekler, ölümün kaçınılmazlığını simgelemektedir. Mezarların üzerinde bulunan açık kitap figürlerine ise daha ziyade yazar ve şairlerin mezarlarında rastlanmakta ve bu şahsiyetlerin edebi miraslarını sonsuzluğa taşıdığını ifade etmektedir. Dikkat çekici bir başka sembol ise kapalı kapılardır. Kapalı kapılar hem ölümle sonlanan hayatı, hem de öteki dünyaya açılan bir geçidi temsil eder.
Dünden bugüne Yabancılar Mezarlığı
Cimitero Acattolico bugün hem Roma’da yaşayanlar hem de turistler tarafından ziyaret edilen mekânlar arasındadır. Sessiz atmosferi ve Roma şehir merkezinin kaosundan uzaktaki konumu sayesinde hem dinlendirici hem de düşündürücü nitelikteki bu özel yer, aynı zamanda tarihi ve sanatsal keşiflere de olanak sağlamaktadır.
Roma’ya geldiğinizde farklı bir deneyim yaşamak isteyenlerin ıskalamaması gereken yerlerden biri olan Cimitero Acattolico, şehrin tarihî ve kültürel derinliğine ayna tutmaktadır. Geçmişin sessiz tanıkları arasında yapacağınız bir gezinti esnasında, Roma’nın çok kültürlü yapısını derinlemesine hissedebilir ve ölümle yaşam arasında ince çizgide yol almanın farkındalığını yaşayabilirsiniz. Tarih, sanat ve doğanın bir araya geldiği, zamanın durduğu, geçmiş ve bugünün bir arada yaşadığı bu nadide mekânı Unplugged Routes ile gezmeden Roma’dan ayrılmayın!
Yorum bırakın: